Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan ve Ege kıyısında yer alan İzmir’de, baraj göllerindeki seviyeler şiddetli bir kuraklık ve yakın gelecekte yağış beklentisi olmadığı konusunda alarm verdi. Küresel ısınma nedeniyle Türkiye’nin 3. büyük kenti İzmir’i kuraklık vurdu.
İklim değişikliği tüm dünyayı etkileyen en önemli sorunlardan biri olmuştur. Bu durum, konumu nedeniyle Türkiye için özellikle geçerlidir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, insan kaynaklı iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle giderek kuraklaşmaktadır. Sonuç olarak, ortalama sıcaklıklar yavaş yavaş artıyor ve yağışlar azalıyor, dolayısıyla durum daha da kötüleşiyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada şöyle denildi “İzmir’in bir bölümünde ‘çok şiddetli kuraklık’ yaşandığı, diğer bölümünde ise yakın zamanda ‘şiddetli kuraklık’ yaşanacağı gözlemlenmiştir.”
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğretim üyesi iklim uzmanı Profesör Doğan Yaşar, “İzmir’in ana su kaynağı olan Tahtalı Barajı geçen yıl %55 doluluk oranına sahipken, bugün %16’lık bir düşüşle %39 doluluk oranına geriledi. Bu İzmir’de 200 gün su demek. Bu da Türkiye’nin bu yaz en büyük su sıkıntısını yaşayacağının işaretidir.”
Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle İzmir’de hava sıcaklığı önceki yıllara göre ortalamanın 3 santigrat derece (5,4 Fahrenheit) üzerinde seyretti. İzmir’de yağışlı gün sayısında ve metrekareye düşen yağmur miktarında önemli bir düşüş yaşandı. Aralık ayında 13 olan ortalama yağışlı gün sayısı 6-7 güne kadar geriledi. İzmir’de metrekareye düşen yağış miktarına bakıldığında ise Aralık ayında metrekareye ortalama 146,8 kilogram yağış düşerken, bu rakam geçen yılın Aralık ayına göre %31 azalarak 101,3 kilogram olarak kaydedildi. Uzun yıllar ortalaması olan Ocak ayında ise metrekareye 136,9 kilogram yağış düşerken, Ocak ayı başından bu yana metrekareye 65,2 kilogram yağış düştü.
“Yeraltı sularını kuruttuğumuz için çok ciddi bir kuraklık var. Göller kurudu ve çöl gibi görünüyor. Konya Ovası obruklarla delik deşik oldu. 50’den fazla göl ve sulak alan kurudu ve yeraltı sularının en önemli kaynakları sulak alanlar ve göllerden besleniyor. Suyu yönetemedik, sonra da suçu iklim değişikliğine attık” dedi.
İzmir’de mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar ve yağışlı gün sayısının azalması, İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranlarını da etkiledi. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) verilerine göre, kentin en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’nın doluluk oranı geçen yılın aynı döneminde %54,33 iken bu yıl %39,95’e geriledi. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde %46,96 oranında dolu olan Balçova Barajı’nın doluluk oranı %29,28’e, Ürkmez Barajı’nın ise %75,1’den %39,26’ya geriledi. Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı geçen yılın aynı döneminde %74,1 doluluk oranına sahipken bu oran %42,88’e, Güzelhisar Barajı ise %66,38’den %60,84’e geriledi.
Bu yıl Türkiye’de su sıkıntısı yaşanacağına dikkat çeken Yaşar, şunları söyledi “Son 52 yılın en sıcak Aralık ve Ocak ayını yaşadık ve bu yıl hiç yağış olmadı. Barajları dolduran yağış ortalama 146 kilogram ile Aralık ve Ocak aylarında düşüyor. Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat ayları barajlar için çok önemli aylar ama Ocak ayının sonuna geldik ve hala bir şey yok. Bu çok ciddi bir sorun ve bu yaz su sıkıntısına, dolayısıyla ciddi bir tarımsal kuraklığa yol açacak.”
Yaşar, Türkiye’de ciddi bir su yönetimi sorunu olduğunu ve önümüzdeki aylarda su tüketimine ilişkin bir Su Yönetimi Kanunu’nun çıkarılacağını söyledi. Başta yeraltı suları olmak üzere su sorunu kontrol altına alınacak. “Bugün kullanmak zorunda kaldığımız yeraltı suyunu sadece kurak yıllarda kullanmak zorundayız. Özellikle güneydoğuda mısır yok. Buğday ve arpa çimlenemedi. Ekinler sökülüp yeniden ekilebilir. Bütün bunların sebebi su kaynaklarının yanlış yönetilmesi ve biz maalesef iklim değişikliğini suçluyoruz. Bunun yerine biz suçluyuz. Suyu nasıl kullanacağımızı öğrenmek zorundayız” diye vurguladı.
“Maalesef Türkiye, Akdeniz bölgesi ve İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi Akdeniz kıyısındaki ülkelerle birlikte iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biri. Dikkat ederseniz bu ülkelerde kişi başına düşen su bütçesi de çok kısıtlı. Bu nedenle su yönetimi bu ülkelerde stratejik bir öneme sahiptir” dedi.